Uzun uzun yolları koşarak gitmek istedi.
Bir yere yetişme telaşı değildi…
Uzaklaşmak istiyordu artık beynini kemiren bu
düşüncelerden.
Bağırdı ağaçlara havaya ortalığa. Çığlık her zaman güzeldi
onun için.
Ensesindeki derin bulantılı ağrı onu deli ediyordu, düşmek ister gibi ama ayakta kalmaya ısrarlı.
Gece uykusunda odasına birileri girip, kansız bir ameliyatla
beynine ufacık bir böcek takmış sanki. Böcek durmadan olmaması gereken yerlerde
gezip kızın düşüncelerini karıştırıyor.
Bazılarını yiyor bazılarını örtüyordu. İşte bu yüzden sağlam
bir sonuca ulaşamıyordu beklide.
Her şey yarım. Tamamlanan bir konu bile yok.
Etrafındaki
beyinleri incelediğinde olaylar farklıydı her şey bu böcek yüzündendi.
Kim ne niyetle o böceği oraya koymuştu? Ne istiyorlardı ?
Daha can alıcı bir soru ise o böcek oradan nasıl çıkacaktı?
Ne kadar daha kalmaya programlanmıştı ?
Birkaç ay onunla yaşayabilirdi.
Ama uzun seneler sürmesinden korkuyordu. Kendine bu kadar
sene zor dayanmıştı. Kendini ikiyle çarpmak gibiydi bu böcek. Zaten zor olan
işleri iyice çıkmaza sokup sonu olmayan bir ip gibi sonsuz kılıyordu soruları.
Acaba bu böcek dişimiydi, erkek mi?
Yada eşcinsel yada cinsiyetsiz.
Kafasının içine virüs arkasından bir trojen yazılımı kursa
scan dese bulur muydu o böceği?
Böcek yemek yerine düşüncelerimi yiyordu.
Durmadan mantıklı mantıksız bir şeyler üretmesi gerekiyordu.
Böcek hep acıkacak ve en güzel düşünceleri yiyip bitirmek
isteyecekti.
Bu durumda iyi gibi gözüken düşünceler yaratmak böceği bir
şekilde kandırmak gerekiyordu.
Düşünceleri olmadan nasıl yaşayacaktı bu kız?
Böcekte yaşayamazdı düşüncesiz.
Beklide kız düşünmeyi bıraksa böcek ölecekti beyninde bir
yerde.
Ama kız nasıl dayanabilecekti düşünmeden?
Şuan bu düşündüklerini o sinir bozucu böcek anlayabiliyor muydu acaba ?
O zaman neden bu düşünceleri de yemiyor du?
Belki de ensesindeki bu salakça ağrı o yüzdendi düşünürken
yiyemiyor başka konuya geçme mi bekliyordu, belli sabırsızlanıyordu ama o kadar
da kolay olmayacaktı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder