Başım sabit haldeyken yalpalanıyor, beynimin ruhu kendini
bir yerlere sığdıramıyor…
ince den burnum akıyor, algım isyanlar da…
ince den burnum akıyor, algım isyanlar da…
Ağzım da bir toprak tadı, ojelerim yıpranmış, konudan konuya atlıyorum sabahın köründen beri. Ufak bir velet bacağımı ısırdı morumsu degradeli yeni izim sızlıyor, neler oluyor ya bugün?
40 mg’lık bir hapın yoksunluğunun, tecrübesi buymuş demek… Sıçayım böyle tecrübeye J
Ne işime yarayacak ileri de? Nere de ruhu yoran oradan oraya savuran tecrübe cinsi varsa bende…
Zihni sinir projeleri tarzında ki tecrübelerin ablasıyım
adım ilkay, yaş 31.
Hediye paketi tadın da ölçülere sahip olmak isterken, 180 boyuma inat 11 cm. topuklu giymeyi seven,
kırmızı çikolata hayalleri kuran, malzemenin tozuyla ilgilenen, çamura yalın
ayak basmayı seven, yumuşak kumaşları beğenen, vokalsiz müziklere kendini
veremeyen, ileri de başarılı bir rakı ustası olmayı amaçlayan, devrik
cümlelerin hayranı, estetiğin dans da olduğunu düşünen, ince kafaların
hatunuyum…
Baharın bünyeye getirdiği kıprışımların ruhiyatı içerisinde,
kendime karabaş otu demleyip yanında da sigaramı tellendirirken çayıma birkaç
sorti uçan kara sineğin akabinde artık bir blog-um olsun diye düşündüm. İşim
gücüm kendim. Madem öyle müziğe volüme verip yazayım dedim niyetim edepsizce
yazmaktı ama içtiğim sıvıya ters J
Gece 12 buçuk dan sonra edepsizce yazmak daha çekici
geliyor, neyse bünye gene ne istiyorsa yazmaya gereksinim duydu 2 seneden sonra
ve başladım söğüt gölgesinde yüksek kafalarla cümleler kurma kurma-ya çalışma
mesaisine...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder